Dünyada bankalar ve mücevher mağazalarından sonra maddi açıdan en değerli nesnelerin bulunduğu yerler müzelerdir. Maddi değerin yanında müzelerde ülkelerin tarihleri o topraklarda yaşamış tüm ulusların hatıraları, nadir nesneler ve her biri milyonlarca doları bulan sanatçıların eserleri muhafaza edilmekte ve sergilenmektedir. Bu eser ve nesnelerin kaybolmaları, çalınmaları veya kaza ile ya da farklı sebeplerden zarar görmeleri sonucunda telafisi mümkün olmayacak zararlar yaşanmaktadır.
Müzeleri tehdit eden unsurlar düşünüldüğünde ilk akla gelen hırsızlıktır fakat bu tehditlerden sadece birisidir. Hırsızlığın yanında nem, küf, toz, yağ, terör tehditleri, yağmalar, yangınlar, su basmaları ve diğer afetler öngörülemeyen tehditlerdir. Bunların yanında dikkatsizlik ve ihmalkarlık sebebi ile müzelerde muhafaza edilen eserler ciddi zararlar görmektedir ve güvenlik denince bu eserlerin gelecek nesillere mümkün olan en az zararla aktarılması için çalışmak ta müze yönetimlerinin asli görevlerindendir.
Tehdit sayısının bu kadar çok olması müzelerde güvenliğin en çok değer verilmesi gereken unsur olduğunu ortaya koymaktadır. Değerli eserlerin sergileneceği veya muhafaza edileceği müzeler için mevcut binaları müze haline getirmek yerine müzeye uygun mimari ile yeni bina inşa edilmesi tercih edilmektedir. Bunun başlıca sebeplerinden birisi ziyaretçilerin, ziyaret esnasında bütün eserleri görebilecekleri bir yol izleyerek müzeden azami oranda faydalanmalarıdır. Yine diğer önemli bir unsur deprem, su basması gibi afetlere karşı önlem almaktır. Müze mimari projeleri oluşturulurken dikkat edilen önemli faktörlerden birisi de cam ve kapı gibi giriş ve çıkışların mümkün olduğu kadar az olmasıdır. Bu sayede giriş ve çıkışların kontrolü daha verimli bir şekilde yapılabilmektedir. Aynı zamanda sergilenen eserlerin direkt gelen güneş ışınlarına maruz kalmamaları da eserlerin kondisyonlarının korunması açısından önemlidir.
Ülkemizde müzelerin fiziksel güvenliği sağlansa da maalesef dijital verilerin güvenliği ve envanter listelerinin güvenliği konvansiyonel yöntemlerle sağlanmaktadır. Dünya kültür mirasları çeşitliliği açısından ender ülkelerden birisi olan ülkemizdeki en ihtişamlı müzelerin envanter yazılımı olarak Excel gibi yazılımlar kullanıldığını duymak ve görmek maalesef çok üzücü. Excel gibi her an her türlü değişikliği yapmaya imkan sağlayan yazılımlarda envanter tutmak çağdışıdır ve envanteriniz iyi niyet çerçevesinde müze çalışanlarına emanet etmek maalesef defalarca yaşadığımız çok değerli eserlerin yurt dışına kaçırılması gibi hazin sonlara sebep olmaktadır. İzlenimlerimiz doğrultusunda Türkiye’deki müzelerde en çok güvenilen envanter yöntemi, üzerinde değişiklik yapılamaması silinememesi gibi sebeplerden dolayı envanter defteridir. Bu defterlerin ortadan kaybolması kasıtlı veya kaza ile kullanılamayacak şekilde zarar görmesi gibi etkenler göz ardı edilmektedir. Ne Excel ne de envanter defterleri müzelerde muhafaza edilen ve paha biçilemez değerde olan eserlerimizi yeteri kadar korumaya yetmeyecektir. Kültürel mirasımıza hak ettiği değerin verilmesi ancak yüksek teknoloji ürünü Müze ve Koleksiyon Yönetim yazılımları ile sağlanabilecektir. %100 yerli bir yazılım olan Muselera Müze ve Koleksiyon Yönetim yazılımı müzelere dijital güvenlik ve envanter güvenliğini blockchain gibi güncel teknolojiler kullanarak sağlamaktadır.